bugün
yenile
    1. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      (bkz: vesikalı yarim) 1968 yapımı siyah beyaz lütfi akad filmi. başrollerinde türkan şoray ve izzet günay'ı gördüğümüz filmde imkansız bir aşkın pençesine düşmüş iki aşık anlatılır. güçlü diyalogları olan filmin kimi replikleri de klasikleşmiştir. bunların belki de en bilineni, sabiha'nın halil'e söylediği ve ilişkilerinin imkânsızlığını vurgulayan, "çok eskiden rastlaşacaktık." cümlesidir.
    2. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      eski bir türk filminde türkan şoray'ın izzet günay'a söylediği bir replik. ben bunu hayatımda iliklerime kadar yaşadım. bir adam gördüm. merhametli, şefkatli, sanki iyi niyetiyle tüm dünyayı kucaklayabilirmiş gibi hissettiren, adam gibi adam. ben onun iyi niyetine vuruldum, şefkatine, merhametine aşık oldum. çok sonra öğrendim ki evliymiş. i̇ki çocuğu varmış. kendi kendime dedim ki "çok eskiden rastlaşacaktık". yavaş yavaş vazgeçtim, unutmaya çalıştım, işimi değiştirdim, ortamını değiştirdim, görmemeye aramamaya dikkat ettim. sonuçta evliydi. evine gittiğinde zoruma gitmiyordu. çünkü o aşık olduğum adam oraya aitti. her gün gün geçtikçe eridim onun için. kendi kendime kaldığımda hep söyledim "biz senle çok eskiden rastlaşacaktık" diye. sonra sonra öğrendim ki; benim aşık olduğum adam karısını en yakınımda olan biriyle aldatıyormuş. öğrendiğimden beri kendi kendime "niye lan niye" diye söyleniyorum. olmaz böyle şey. benim bütün dünyaya yetecek kadar içinde iyi niyet barındıran sevdiğim adam bunu yapıyor olamaz. vaz geçmek istiyorum, artık sevmek istemiyorum. niye böyle oluyor bilmiyorum ama kendi evine gittiğinde içimde hiçbir şey olmuyorken o kızın yanına gittiğinde kendimi çıldıracak gibi hissediyorum. "tamam sevme, beni de sevme ama ona da gitme be".. aklımı kaybetmek üzereyim. salya sümük ağlamak istiyorum ben..
    3. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bunun bir de (bkz: çok sonradan rastlaşacaktık) versiyonu var. o da az değildir, fena can yakar.